Sabah ilk sürüşte yakıt tüketimi neden yüksektir?
Normal bir günde işten veya okuldan eve geldiniz ve aracınızı park edip evinizin yolunu tuttunuz. Sabah aracınıza tekrar geldiniz, kontağı açtınız ve motoru çalıştırarak bir süre yol aldınız. Aracınızda yol bilgisayarı var ise ve gözünüz bu bilgiye takılırsa bir gün önce sıfırlanmış olan günlük tüketim değerinin abartı rakamlar gösterdiğine şahit olabilirsiniz.
Normalde 100km'de 5-10 litre tüketmesini beklediğiniz aracınızın göstergesinde 20-25lt/100km şeklinde bir değer görebilirsiniz. Ayrıca bu sinir bozucu durum kış mevsiminde çok daha yüksek olarak karşınıza çıkabilir. Kendi kendinize " Hiç hızlı gitmedim, hatta gazın altında yumurta varmış gibi bastım" bile diyerek aracınıza isyan bile edebilirsiniz. Ancak suçlu kesinlikle aracınız değil ve bu durumun esas sorumlusu fizik kurallarıdır.
Diğer taraftan bu aşırı tüketim sadece tek bir parametre ile de alakalı değildir. 3 farklı etkenin bir araya gelmesi sonucu bu anormal tüketim değeri oluşur. Ancak sabahları ve özellikle de soğuk kış sabahlarında bu değerler çok daha çarpıcıdır. Ayrıca soğuk bir havada dur kalk trafiğe girilmesi bu değerlerin daha da yüksek gerçekleşmesine neden olabilir.
Yaz sabahları veya 1-2 saatlik durma sürelerinde bu etkenler aşağıda belirteceğimiz nedenlerle daha azdır ve tüketim değeri normale bir miktar daha yakındır. Farklı şekillerde ve miktarlarda etkiyor olsa da ana etken "SICAKLIK"tır.
Motorun sıcaklığı
İçten yanmalı motorlarda yağın çok hayati fonksiyonları vardır. Motor yağı hem silindirler içerisindeki ve birbirlerine temas eden parçaların arasındaki sürtünmenin azaltılmasını hem de motorda oluşan ısının tahliye edilmesinden sorumludur. Ancak aracın kontağı kapatılıp uzun süre beklendiği zaman silindir çeperlerinde ve çalışan parçaların yataklarında bulunan yağ süzülerek karterde birikir. Bu nedenle uzun süre çalışmadan bekleyen motor çalıştırıldığı zaman kısa bir süre yağsız kalır. Bunun sonucu olarak da sürtünmeler maksimum seviyededir. Sürtünmenin fazla olması hem tüketimi arttırır hem de motorun normale göre çok daha fazla aşınmasına neden olur.
Ayrıca motorun düzgün bir şekilde işlevini yapabilmesi için belli bir sıcaklığa ulaşması gerekir. Her motorun ideal bir çalışma sıcaklığı vardır ve motorlar bu sıcaklığa göre tasarlanır. Motorun temel malzemesi ise çeşitli metallerdir. Metaller sıcak-soğuk farkına göre bir miktar genleşebilirler. Bu nedenle soğuk bir motor daha sıkıdır ve sürtünmeler de daha fazladır. Yol aldıkça ısınan ve ideal çalışma sıcaklığına ulaşan motor parçaları birbirlerine alışır ve sürtünmeler de azalır. Motor yağı ise ideal sıcaklığına ulaşınca daha akışkan bir hal alır ve sürtünmeyi en aza indirir. Parçaların sıkılığına örnek vermek gerekirse soğuk kış sabahlarında vantilatör kayışının ses çıkarmasını motor ısındıkça da bu sesin kaybolmasını gösterebiliriz. Ayrıca vites geçişleri bile motor ısınmadan olduğundan daha zor gerçekleşir. Elektrik sistemi bile bundan negatif şekilde etkilenir.
Sonuç olarak hem yağın soğuk olması nedeniyle gerekli akışkanlıkta olmaması hem de motorun ideal sıcaklığına ulaşmaması nedeniyle bir miktar daha sıkı olması nedeniyle soğuk motor daha fazla yakıt tüketir.
Havanın yoğunluğu
Hava yoğunluğu da aynen motorun sıcaklığı gibi önemli bir etkendir. İçten yanmalı motorlarda yanma işlemi hava sayesinde gerçekleşir. Havanın ise sıcaklığa göre yoğunluğu ve basıncı değişmektedir. Daha yoğun bir havayı emmek daha zordur. ve sabah saatlerindeki düşük sıcaklık nedeniyle hava daha yoğun bir yapıya sahiptir. Yani birim hacimdeki hava miktarı daha fazladır. Bu nedenle de motor tarafından emilmesi daha zordur. 1 atm basınçta birim hacimde 4C derecedeki hava, 25C derecedeki havadan %2 daha ağırdır.
Diğer taraftan birinci maddede açıklandığı şekilde hem yağ hem de metal soğukluğu yaşayan motor bu kadar zorluğun üstüne bir de ağır bir hava ile baş etmek zorunda kalır. Bunun sonucu olarak da hava emişi daha zor gerçekleşir. Ancak motorun ve yağın ideal sıcaklığına gelmesi sonucu hava daha rahat emilir. Ayrıca dış havanın da her an daha fazla ısınması motorun rahatlamasını ve tüketimin azalmasını sağlar. Bu duruma basit bir örnek vermek gerekirse yazın ve kışın yaptığımız halı saha maçlarını düşünebiliriz. Kışın çok soğukta yapılan maçlar sırasında nefes almak havanın yoğunluğu nedeniyle daha zor gerçekleşir. Diğer taraftan yazın sıcaklığın yüksek olması havanın yoğunluğunu düşürür ve nefes almak daha kolaydır.
Diğer taraftan hava yoğunluğunun motor emişine etkisi dışında bir de araç aerodinamiğine etkisi vardır. Yoğun olan bir hava içerisinde yol almak daha zordur. Bunun sonucu olarak da aracın gövde direnci daha fazladır.Gövde direncinin fazla olması ise yakıt tüketiminin artmasına neden olur. Ancak hava yoğunluğunun etkisi daha çok yüksek hıza çıkıldığı zaman etkili olmaktadır.
Lastik hava basıncı
Sıcaklığın düşmesinin basıncın düşmesine neden olduğunu yukarıda bulunan her iki maddede de belirtmiştik. Motor metallerini, yağı, hava emişini ve aerodinamiği etkileyen sıcaklık aynı şekilde lastikleri de etkiler. Özellikle çok düşük sıcaklıklarda lastiklerin basıncında 3-4psi civarında azalmalar meydana gelebilir. Bu durum geceden sabaha kadar uzun süre hareketsiz bekleyen lastiklerin basıncının düşmesine neden olur.
Lastik basıncının düşük olması lastik tabanının yayılmasına ve bu nedenle de sürtünmelerin artmasına neden olur. Sonuç olarak da yakıt tüketimi artar. Ancak araç hareket edip lastikler ısınmaya başlayınca basınç da yükselir. Bunun sonucu olarak tüketim de azalmaya başlar.
Faaliyet ayn-ı lezzettir...